Denizler Beni Çağırıyor
Deniz Kızı Meltemin koya giren son nefesi ile yelkenleri dolmuş, Değirmenbükü’nün lacivert suları üzerinde yatınız Okluk Koyu’na yaklaşırken, burnun önünde, gözünüze takılan bir siluet ile birden şaşırıp kalırsınız! Gördüğünüz gerçek mi, yoksa günün rehaveti ile hayal mi? Biraz daha yaklaşınca hayretiniz daha da artar. Evet, doğru görmüşsünüz! Sırma, uzun saçları omzundan göğsüne düşmüş dünya güzeli bir Deniz Kızı sudan çıkmış, pullu balık kuyruğu ile bir kayanın üzerine oturmuş, etrafını çeviren doğanın ihtişamını hayranlıkla seyrediyor!
Yaklaşınca, kayanın alnına yazılmış, kızın hayat hikâyesini okursunuz:
“Bu Deniz Kızı düşlerini süsleyen cennete erişebilmek için, nice engin denizler, ufuklar aştı... Kıtalar, adalar, koylar dolaştı...Ta ki Gökova’ya ulaşana kadar...”
Yıllarca Kısmet’i ve onun garip yolcusunu en güzel koylarında misafir edip ağırlayan Gökova’ya, ne zamandır bir şükran borcu olarak, naçizane bir şeyler armağan etmek isterdim. Gönlümde yatan, bir “Deniz Kızı” idi. Onun için, en ücra koylarında bile ağ attım, belki tutarım diye. Ama, bizim ağ eskimiş, yırtılmış, her voli çevirişimde Deniz Kızı bir delik bulup kaçtı. Bir türlü ele geçiremedim. Nihayet, bir gün, heykeltıraş Tankut Öktem yardımıma yetişti. Usta ellerinde, Deniz Kızı vücut buldu. Sonra getirdik, Okluk Koyu’nun girişindeki kayanın üzerine oturttuk. Ve, 1995 yılının 28 Ekim günü, dostlarla beraber duvağını açıp ona “Hoşgeldin” dedik. O da, Tanrı’nın bizlere emanet ettiği, bu dünya cenneti Gökova’yı, bozmadığımız, yakmadığımız, kirletmeyip aynen koruduğumuz sürece, aramızda yaşamaya söz verdi. Temennimiz odur ki, Deniz Kızı’nı bir gün gene yollara düşmeye mecbur etmeyelim.
Sadun BORO
© 2021